TÜRKİYE, AVRUPA'NIN ENERJİ GÜVENLİĞİNDE KİLİT KONUMA GELİYOR

2020 yılının sonunda - yeni yılın başında enerji alanında önemli gelişmeler yaşandı. Ancak bu gelişmeler, Azerbaycan'ın Ermenistan'ın işgali altında bulunan topraklarını kurtarma süreci (II. Karabağ Savaşı), ABD'deki başkanlık seçimleri dolayısıyla yaşanan olaylar ve Covid-19 ile mücadele gibi konuların gölgesinde kaldı. Peki, önümüzdeki dönemde Avrasya'nın enerji haritasını etkileyecek gibi görünen söz konusu gelişmeler nelerdi? 1 Ocak 2021 tarihinde Sırbistan Devlet Başkanı Aleksandr Vuciç Sırbistan'ın Türk Akımı'nın Balkan kolu olan Balkan Akımı'ndan Rus gazını almaya başladığını açıkladı. Böylece Bulgaristan'ın Türk Akımı üzerinden Rus gazını 1 Ocak 2020 tarihiden itibaren almaya başlamasından tam bir yıl sonra Sırbistan da bu hattan Rus gazını almış oldu, hatta bu hat, Sırbistan üzerinden Macaristan'a kadar uzatıldı. Her sene Türk Akımı'ndan Balkan koluna 15.8 milyar metre küp Rus gazı aktarılacaktır. Bulgaristan'ın yanı sıra Yunanistan ve Kuzey Makedonya da bu hattan daha 2020 yılında gaz almaya başladılar, ilkbahar 2021'de ise Macaristan, ardından da Slovakya gaz alacaktır. Bu hattan yılda Bulgaristan 3.5 milyar metre küp, Sırbistan 2.5 milyar metre küp, Macaristan 6 milyar metre küp, Avusturya 3.75 milyar metre küp gaz kullanacaktır. Dolayısıyla Rusya'nın mevcut boru hatlarının yanı sıra Türk Akımı üzerinden de Avrupa'ya gaz ihracatını başlatması, Rusya'nın arasının bozuk olduğu ve bundan dolayı enerji alanında aralarında sıkça sorunun yaşandığı Ukrayna'ya transit konusunda bağlılığını azaltacaktır. Balkan ülkelerinin, hatta Avusturya'nın bu projeye dâhil olmalarının sebebi hem Avrupa Birliği'nin ABD'nin Rus gazına alternatif arayışı içerisinde bulunma konusundaki baskısına rağmen pek bir sonuç elde edememesi hem de bu hattan gelen gazın Ukrayna üzerinden gelen gazın fiyatıyla kıyasla daha ucuz olmasıdır. Örneğin Sırbistan, Ukrayna üzerinden gelen bin metre küp gaz için yaklaşık 240 Dolar öderken, bu hattan gelecek gazın fiyatı 170 Dolar'dır. Dolayısıyla Türk Akımı'nın Balkanlara gaz akışını sağlamaya başlaması, projenin iki önemli ayağını oluşturan Rusya ile Türkiye'nin de bu hattan doğalgaz ihtiyacını karşılayacak Balkan ülkelerinin de çıkarına olduğu görünüyor. 1 Ocak 2021'de Türkiye'yi yakından ilgilendiren bir başka gelişme daha yaşandı. Türk Akımı'nın Balkan kolu ile aynı gün Avrupa'ya bir başka hattan daha gaz akımı başlatıldı. Azerbaycan'ın Şah Deniz-2 yatağındaki doğalgaz, Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) ve onun devamı olan Adriyatik Boru Hattı (TAP) ile Avrupa pazarına ulaştırıldı. Bu iki boru hattı 30 Kasım günü Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in katılımıyla düzenlenen törende birbirine bağlanmıştı. Böylece tarihte ilk kez Azerbaycan gazı direkt bir boru hattıyla Avrupa'ya taşınmış oldu. Azerbaycan bu hatla Yunanistan, Arnavutluk ve Adriyatik Denizi'nin altından geçerek İtalya'ya toplamda yılda 10 milyar gaz metre küp ihraç edecektir. Boru hattının kapasitesi yıllık 20 milyar metre küpe kadar çıkartılabilecektir. TANAP ile ise Türkiye kendi ihtiyaçları için de ayrıca 6 milyar metre küp gaz alacaktır. Bu projenin hayata geçmesi, hem Azerbaycan açısından hem de Türkiye açısından büyük önem arz ediyor. Türkiye bir taraftan doğalgaz ithalatında Rusya'ya olan bağlılığını azaltırken ve enerji tedarikçilerini arttırırken (2020 yılının ilk yarısında Rusya, Türkiye'nin ithalatında 5. sıraya kadar düşmüştü), diğer taraftan da topraklarından geçen boru hatları sayesinde Avrupa'nın enerji güvenliği konusunda da kilit konuma geliyor. Bunun şüphesiz Türkiye'ye maddi kazançları olacağı gibi bu husus, AB ile münasebetlerde de Ankara'nın elini kuvvetlendirecektir. Azerbaycan gazının boru hattıyla Avrupa'ya ulaştırılması, bir ilk olması açısından da taraflara Rusya ile fiyat konusunda pazarlık yapma şansı tanıması bakımından da hiç şüphesiz önemlidir. Ancak kısa ve orta vadede Rusya'nın Avrupa'daki enerji hâkimiyetinin devam edeceğini de söyleyebiliriz. TAP'ın kapasitesi maksimum seviyeye çıkartıldığı takdirde bile bu miktar, Rus devi Gazprom'un birkaç boru hattıyla ihraç ettiği toplam gazın ancak yüzde 10'unu oluşturacaktır. Örneğin 2019 yılında Rusya, Türkiye dâhil Avrupa'ya 200 milyar metre küp gaz ihraç etti. Covid-19'un ekonomiyi olumsuz etkilemesi, son yıllarda genel küresel ısınmanın artarak yaşanması, önceki yıllarda muhtemel krizler karşısında Avrupa ülkelerinin yeraltı gaz depolarını doldurması, ülkelerin bir kısmının sıkıştırılmış gaz kullanımını arttırması gibi faktörler, 2020'de söz konusu miktarın azalmasına neden olsa da gerek TAP gerekse de Türk Akımı'nın Balkan koluna olan ilgi, önümüzdeki yıllarda boru hatlarıyla ithal edilecek gazın miktarının yine artacağına işaret ediyor. Kaldı ki 2020'de sıkıştırılmış gaz ithalatı da azaldı ve önümüzdeki yıllarda daha da azalacağı öngörülüyor. Bundan dolayı Moskova, bazı olumsuz istatistiklere rağmen son yıllarda adı geçen projelerin dışında 55 milyar metre küp kapasiteli Kuzey Akım-2 projesinin de hayata geçirilmesi üzerinde çalışmalarını devam ettiriyor. Rusya ile Almanya'yı Baltık Denizi'nin altından bağlayacak boru hattının büyük kısmı tamamlanmış olmasına rağmen başta Avrupa pazarına kendi sıkıştırılmış gazını satmak isteyen ABD, transit konumunu daha fazla kaybetmek istemeyen Ukrayna ve birkaç ülke daha bu projeye karşı çıkıyorlar. Özellikle ABD'nin Kuzey Akım-2 projesinde yer alacak Avrupalı şirketlere yaptırım uygulayacağını açıklaması, projenin tamamlanmasını geciktiriyor. Ancak bir taraftan başta Almanya olmak üzere projenin hayata geçirilmesinin taraftarlarının da fazla olması, diğer taraftan ise ABD'de son günlerde yaşanan gelişmelerin bundan sonra ABD'nin sözünün tüm dünyada olduğu gibi Avrupa'da da daha az dinleneceğine işaret etmesi Kuzey Akım-2'nin de er ya da geç tamamlanacağını gösteriyor. Görüldüğü gibi enerji alanındaki hamleler, ülkelerin dış politikalarının boyutlarından birini oluşturuyor. Rusya ile ABD arasında siyasi alandaki sorunlar kendisini enerji alanında da gösteriyor. Taraflar arasında bölgesel rekabetler yaşandığı gibi enerji ve silah pazarındaki paylarını arttırma mücadelesi de dikkat çekiyor. Aynen siyasi alanda olduğu gibi ABD bu rekabet çerçevesinde AB'yi kendi tarafına çekmek istese de bu konuda pek başarılı olamıyor. Alternatif boru hatlarının olmaması, ABD'nin Avrupa ülkelerine satmak istediği sıkıştırılmış gazın pahalı olması ve her ülkenin bunun için gereken alt yapıya sahip olmaması, söz konusu başarısızlığın başlıca sebepleridir. Nitekim ABD'nin Avrupa'daki en yakın müttefikleri dahi Rusya'dan gaz ithal etmeye devam ediyorlar. Rusya ile ABD arasında bu mücadele sürerken Azerbaycan'ın gazını Avrupa'ya ulaştırması son derece sevindirici bir gelişme. Bu husus, Azerbaycan'ın 44 gün süren savaşta Ermenistan işgali altında bulunan topraklarını kurtarması ile birlikte değerlendirildiğinde Azerbaycan'ın bağımsızlığının 30. yıldönümünde kat ettiği mesafe daha net anlaşılacaktır. Ankara ile Bakü, Azerbaycan tarihi açısından büyük önem arz eden bu iki süreçte de birlikte hareket ettiler ve bu birlikteliğin ne tür başarılara yol açtığını tüm dünyaya göstermiş oldular. Not: Bu yazı, 14 Ocak 2021 tarihinde Anadolu Ajansı'nda yayımlanmıştır.