RUSYA-İRAN YAKINLAŞMASI

Her ne kadar Rusya Federasyonu, İran’ın en önemli ortaklarından ve uluslararası arenadaki savunucularından biri olsa da iki ülke arasında zaman zaman bir takım sorunlar yaşanmaktadır. Zamanında İranlı yetkililerin ülkelerinde nükleer santral inşa eden Ruslara ödemeleri geciktirmeleri ve silah alım satımında yaşanan sorunlar, iki ülke arasındaki münasebetleri olumsuz etkileyen gelişmeler olmuştur. İki ülke arasındaki münasebetlerde son krizlerden biri ise 2009’da patlak vermiştir. Bilindiği gibi 2007 yılında, taraflar S-300 füzelerinin satışı konusunda anlaşmaya varmışlardır. Ancak Rusya, BM Güvenlik Konseyi’nin İran’a silah satışı ile ilgili alınan ambargo kararı ve Batı baskısı sonucunda Haziran 2009’da 800 milyon dolar değerindeki beş adet S-300 füze-radar sisteminin teslimatını iptal etmiştir. Bunun üzerine Nisan 2011’de İran, konuyu Cenevre’deki Tahkim Mahkemesi’ne götürmüş ve Rusya’nın kendisine 4 milyar dolar tazminat ödemesini talep etmiştir. İranlı yetkililere göre S-300 füzeleri, savunma teknolojilerine dâhil olmakta, BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a silah satışı ile ilgili alınan ambargo kararı ise savunma teknolojileri için geçerli değildir. Bu görüşü aslında bazı Rus yetkililerle uzmanlar da kabul etmiş ve S-300 füzeleri ile diğer askerî teknolojileri İran’a teslim etmekten vazgeçen dönemin Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev’i eleştirmişlerdir.[1] Ancak her iki ülkede (Rusya ve İran) iktidarın değişimi ve Rusya’nın Suriye’yi şimdilik de olsa askerî müdahaleden kurtarması ve dolayısıyla Moskova’nın Orta Doğu’daki prestijini arttırması, Rusya-İran münasebetlerini de olumlu etkilemiş görülmektedir. Bunun en önemli göstergesi ise Bişkek’deki ŞİÖ Zirvesi sırasında İran’ın yeni liderinin Vladimir Putin’den İran’ın nükleer enerji sorununda da aktif arabulucu rolünü oynamasını istemesidir. Yine Moskova ile Tahran’ın askerî teknolojiler alım satımı konusunu yeniden görüşmeye başlamaları da bundan çok kısa süre önce mahkemelik olan tarafların tekrar yakınlaşmaya başladıklarını göstermektedir. Rus basınında çıkan yazılardan anlaşılacağı üzere taraflar Rusya’nın S-300’leri İran’a teslimatı sorununu aralarında çözme konusunda anlaşmaya varmış ve İran’ın önümüzdeki günlerde davadan vazgeçmesi beklenmektedir. İran’ın mahkemeden vazgeçmesinin nedeni ise Rus yetkililerin İran’a S-300’ler yerine beş adet Antey-2500 füze savunma sistemini teslim edebileceğini dile getirmeleridir. Bu konu, son birkaç aydır görüşülmekte ve muhtemelen tarafların şimdilik anlaşamadıkları husus, fiyat konusudur. Zira söz konusu sistemler, Rusya’nın teslim etmesi gereken S-300’lerden daha pahalıdırlar.[2] Askerî alandaki Rusya-İran işbirliği, her iki ülkenin de çıkarınadır. İran’a uygulanan ambargo yüzünden bu ülkeye askerî teknolojiler satmaya hazır olan ülkelerin sayısı fazla değildir. Diğer taraftan Rusya da Orta Doğu’daki önemli silah pazarını kaybetmek istememektedir. Dolayısıyla tarafların bu sorunu en kısa zamanda çözmeye gayret edeceğini söyleyebiliriz ki, Antey-2500’lerin BM’nin ambargo listesinin dışında olması da bu süreci hızlandırabilecek faktörlerden biridir. Tarafların üzerinde durdukları konulardan biri de 2013 yılı sonuna kadar denizde ortak askerî eğitimler gerçekleştirmektir ki Rus gemilerinin İran limanlarına uğraması söz konusudur. Bu konu ilk kez Temmuz ayının başında İran’ın Peykan ve Cuşan adlı füze botlarının Rusya’nın Astrahan limanına gerçekleştirdikleri gayriresmî ziyaret sırasında gündeme gelmişti. Uzmanlar bu yaklaşmanın doğrudan NATO’nun Kazakistan’ın Aktau ve Azerbaycan’ın da Bakü şehirlerinde transit merkezlerinin açılışıyla bağlantılı olduğunu düşünmektedirler. Yine Azerbaycan ve Kazakistan’da transit yük taşıma merkezleri açıldıktan sonra Rusya, Hazar’daki askerî varlığını arttırırken, İran da bölgede askerî eğitim çalışmalarını arttırmış bulunmaktadır. Rus uzmanlar, tarafların bölgede silahlanmalarının Hazar’ın statüsünün askerî yollarla çözmek istemeleriyle doğrudan ilgili olabileceği ve bunun da bölge güvenliği açısından son derece tehlikeli olduğu düşüncesindedirler.[3] Rus uzmanlarının kaygılarının yersiz olmadığını belirtmekte fayda vardır. Ancak gelişmeleri, ikili münasebetler açısından değerlendirecek olursak yukarıda da belirttiğimiz gibi, bu işbirliğinin, her iki ülkenin de çıkarına olduğu bir gerçektir. İran, uluslararası izolasyondan kurtulmak, askerî ihtiyaçlarını karşılamak istemekte ve her iki konuda da Rusya’dan daha iyi bir seçeneği yoktur ki bu alandaki işbirliği, diğer alanları da kapsayacak şekilde gelişebilir. Yine Suriye örneğinin gösterdiği gibi, Rusya ile yakın işbirliğinin faydası çoktur. Diğer taraftan İran ile işbirliği, şüphesiz Moskova’nın da çıkarına hizmet etmektedir. Bu işbirliği sayesinde Kremlin, gelir elde etmekle ve önemli silah pazarını korumakla kalmamakta, bölgede kendi etkisini de arttırma konusunda önemli adım atmış olmaktadır. [1] İlyas Kremaloğlu, “Moskova-Tahran Hattında Ziyaret Anlaşmazlığı”, ORSAM Dış Politika Analizleri, 1 Ağustos 2013, http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=4632 [2] Vladimir Muhin, “Rossiya Usilit PVO İrana Noveyşimi Kompleksami”, Nezavisimaya Gazeta, 8 Oktyabrya 2013. [3] Vladimir Muhin, “Antinatovskiy Kaspiyskiy Alyans”, Nezavisimaya Gazeta, 3 İülya 2013.