ERMENİSTAN'DA NELER OLUYOR? NELER OLABİLİR?

SSCB'nin yıkılmasıyla ortaya çıkan cumhuriyetler 2021'de bağımsızlıklarının 30. yıldönümünü kutluyorlar. Söz konusu 30 yıllık dönemde 15 cumhuriyet de farklı süreçlerden geçti. Baltık ülkeleri, bağımsızlıklarını ilk ilan eden cumhuriyetler olduğu gibi Rusya ile hiçbir entegrasyon sürecine de gitmediler. Avrupa ile ortak tarihe sahip olduklarından dolayı da başta ülkelerindeki Rus azınlıklar gibi sorunlara rağmen AB ve NATO üyeliğine kabul edildiler. Geriye kalan cumhuriyetler bu kadar "şanslı" olmadı. Tacikistan'da iç savaş yaşanırken, Azerbaycan'ın toprakları Ermenistan tarafından işgal edildi. Rusya'nın kendisi ise uzun yıllar boyunca Çeçenistan meselesi ile uğraşmak zorunda kaldı. Diğer cumhuriyetlerde de sınır sorunları, etnik çatışmalar, iç kavgalar yaşandı. Yugoslavya'nın parçalanması kadar sancılı olmasa da eski Sovyet coğrafyası 1991'den itibaren küresel güçlerin mücadele alanı oldu ve olmaya devam etmektedir. Cumhuriyetler gerek bu mücadelede gerekse genel olarak yeniden devlet inşa süreçlerinde ellerindeki imkânlar, coğrafî konumları, etnik yapıları, enerji kaynakları gibi faktörleri de göz önünde bulundurarak kendi yollarını çizmeye çalışmaktadırlar. Nitekim bazı cumhuriyetler, hâlâ eski Sovyet siyasileri ya da onların bıraktıkları varisler tarafından yönetilirken bazıları demokratik değerlere daha fazla önem vermeye çalışıyor. Cumhuriyetlerin bir kısmı sahip oldukları enerji kaynakları sayesinde ekonomik olarak dışarıya bağlı olmazken ve dolayısıyla nispeten bağımsız dış politika izlerken bir kısmı da tamamen Rusya ya da Çin'e bağlanmış bulunuyor. Yine Baltık ülkeleri dışında cumhuriyetlerin Batı ile işbirliği geliştirme çabalarının da Ukrayna ve Gürcistan örneğinde görüldüğü gibi çok da başarılı olmadığını söylemek gerekmektedir. Peki Ermenistan, hangi süreçlerden geçti ve bugün Ermenistan'da yaşananların sebebi yalnızca II. Dağlık Karabağ Savaşı'nın kaybedilmesi mi? Ermenistan'ı diğer eski Sovyet cumhuriyetlerinden ayıran en önemli özelliklerinden biri Baltık cumhuriyetleri dışında en az nüfusa (2.9 milyon) sahip olması ve nüfusunun % 98'inin Ermenilerden oluşmasıdır. Dolayısıyla ülke içerisinde etnik temelli herhangi bir sorun yaşanmadı. Ayrıca diğer cumhuriyetlerden farklı olarak 1991'den günümüze Ermenistan'da devlet başkanı 4, başbakan da 16 kez değişti. Güçlü bir diasporaya sahip olan Ermenistan'ın coğrafî konumu da aslında küresel güçler açısından son derece büyük önem arz ediyor. Ancak Ermenistan'ın daha Sovyetler Birliği'nin son yıllarında Azerbaycan'ın topraklarına göz dikmesi ve SSCB'nin parçalanmasıyla Rusya'nın askerî desteğini de arkasına alarak Azerbaycan topraklarını işgal etmesi, Ermenistan'ın yeni dönem tarihinin seyrini de belirlemiş oldu. Ermenistan'ın bu adımı, aslında etkisini günümüzde de gösteren ve gelişiminin önünde en büyük engel teşkil eden kendisinin kurduğu bir tuzak oldu. Ermenistan-Azerbaycan Savaşı 1994'e kadar sürdüğü gibi bu savaş, Ermenistan'ı hem bölgede hem de uluslararası arenada yalnız bıraktı. Ermenistan'ın Azerbaycan'ın yanı sıra Gürcistan ile de sorun yaşaması, Türkiye'yi XX. yüzyılın başında soykırım yapmakla suçlaması, bunun dışında Türkiye'nin Ermenistan ile münasebetleri başlatması için soykırım suçlamalarından vazgeçme şartının yanı sıra işgal ettiği topraklardan çekilme şartını da ileri sürmesi, Ermenistan'ın adeta söz konusu ülkeler arasında abluka altında kalmasına neden oldu. Ermenistan, bölge ülkelerinin ulaşım, enerji, ekonomi alanlarında geliştirdiği tüm projelerin dışında kaldı. İran ile sınıra sahip olmasının da bu bağlamda bir önemi yoktur. Zira İran'ın kendisi de uzun yıllardır Batı'nın yaptırımları ile uğraşmaktadır. Ermenistan'ın işini zorlaştıran bir başka konu da Batı'nın tutumudur. Zira Batı ülkeleri, her ne kadar fiiliyatta Azerbaycan'a destek vermeseler de Ermenistan'ın işgal ettiği toprakları da Ermenistan sınırları içerisinde tanımadılar. Tüm bunların neticesinde Ermenistan her geçen yıl Rusya'ya daha fazla bağlı hâle geldi. Askerî alanda Moskova'ya bağlı olan ve ülkesinde Rus üsleri bulunduran Ermenistan, ekonomi alanında da büyük ölçüde Moskova'ya dayanmaktadır. İthal ettiği enerji kaynaklarının % 75'ini Rusya'dan alan Ermenistan ayrıca stratejik mahiyetteki birçok müessesesini de aynen Tacikistan ve Kırgızistan gibi Rusya'ya sattı. Yine diğer cumhuriyetlerin vatandaşları gibi Ermenistan'dan çok sayıda işçi Rusya'da çalışıyor ve Ermenistan ekonomisine önemli katkıda bulunuyor. Bu durum uzun süre devam edip herkesi memnun ediyor görünürken 2018'de Ermenistan'da iktidar değişiminin gerçekleşmesi, yalnızca bu cumhuriyette değil, tüm bölgede değişikliklerin yaşanacağının bir sinyali oldu. Zira değişiklik, renkli devrim neticesinde gerçekleşti (Ermenistan'daki, "kadife devrim" olarak adlandırıldı). Renkli devrimin gerçekleştirildiği cumhuriyet ise bugüne kadar hiç "cezalandırılmadan bırakılmamıştı". Kaldı ki devrimle iş başına gelen Başbakan Nicol Paşinyan izlediği siyasetle de Rusya'dan uzaklaşmaya, Moskova'nın Ermenistan'daki taraftarlarını pasifize etmeye, Batı ile yakınlaşmaya çalıştı. Paşinyan'ın bu tutumu, bölgedeki çıkarları zarar gören Kremlin'in bölgedeki siyasetinde küçük dokunuşlar yapmasını gerektirdi. Moskova, Azerbaycan ordusunun başarılı harekâtına eskisiyle kıyasla sessiz kalarak bölgede oluşan yeni statüyle Azerbaycan ile ilişkilerini yeni bir seviyeye çıkarttı, Dağlık Karabağ'a Rus askerî birlikleri göndererek bölgedeki askerî varlığını daha da arttırdı. Aynı zamanda Kremlin, Dağlık Karabağ'ı idarî yapı olarak da tamamen ortadan kaldırmayarak her iki cumhuriyete karşı elindeki kozunu da korumayı başardı. Böylece Batı'ya yeşil ışık yakan Paşinyan ile renkli devrime direnemeyen Ermenistan da cezalandırılmış oldu. Tüm bu olup bitenler karşısında Paşinyan'ın istifa etmeye yanaşmaması, hatta Ermenistan'ın elindeki askerî teknolojilerin II. Karabağ Savaşı zamanında işe yaramadığını belirterek Rus teknolojilerini sorgulamaya başlaması bambaşka olaylara sebebiyet verdi. 25 Şubat günü Ermenistan Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan, Başbakan Paşinyan'ın istifasını istedi. Paşinyan bunun üzerinde Gasparyan'ı görevden aldığını açıklasa da Devlet Başkanı Armen Sarkisyan, Paşiyan'ın bu kararını imzalamadı. Genelkurmay başkanının açıklama yaptığı günden itibaren de başkent sokakları, Paşinyan'ın taraftarları ve karşıtlarının gösterilerine sahne oluyor. Sarkisyan'ın böyle bir karar alması, ülke içerisindeki vaziyeti daha da karışık hâle getirdiği gibi Paşinyan'ın konumunu da iyice zayıflattı. Yine Paşinyan, Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmesinden sonra kendisinin desteğini elde ettiğini dile getirirken Kremlin'den bunu teyit eden bir açıklama gelmedi. Dolayısıyla Ermenistan'daki gelişmeler, Belarus'taki gösteriler ile kıyaslansa da Paşinyan, Lukaşenko'dan farklı olarak ne askeriyenin ne de Kremlin'in desteğini elde etmiş bulunuyor. Öyle görünüyor ki, bu gösteriler ve ülke içerisindeki çekişmeler bir süre daha devam edecek, Paşinyan'ın ise şimdilik iktidarda kalmayı başarsa da gireceği ilk seçimleri kaybedeceği öngörülüyor. Ermenistan'daki gelişmeler nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın tarafların Karabağ konusunda vardığı mutabakatın geçerliliğini koruyacağını ve yakın zamanda buradaki statünün değişme ihtimalinin olmadığını söyleyebiliriz. Ancak yine de iktidar değişikliği, Karabağ'da varılan mutabakatın tüm maddelerinin hayata geçirilmesini yavaşlatabilir. Zira Paşinyan yerine gelecek yeni iktidar elinden bir şey gelmezse de seçim sürecinde Karabağ'ı geri alma sözü verecek ve seçim sonrasında da bu konuyu gündemde tutmaya çalışacaktır. Ancak mutabakatın maddelerinin büyük bir kısmının hayata geçirilmiş olması, Azerbaycan ordusunun bu savaşta kendisini ispatlamış olması ve şimdiki statünün Rusya'nın fazlasıyla işine yarıyor olması, gelişmeler hangi yönde olursa olsun bölgedeki mevcut durumu etkilemeyeceğine benziyor. Gerek ABD gerekse AB ülkeleri de bu durumun değişmez olduğunu bildiklerinden dolayı bu konuyu yeniden gündeme getirmek istemeyeceklerdir. Diğer taraftan bu hâliyle Ermenistan'ın Batı'nın daha fazla işine yarayacağını da söylemek gerekiyor. Azerbaycan'ın başarılı askerî harekâtı karşısında Ermenistan'ın işgal ettiği toprakların büyük bir kısmından çekilmek zorunda kalması, Ermenistan'ın Batı ile işbirliğini arttırma potansiyeline de sahiptir. Dolayısıyla Rusya-ABD rekabetinde Dağlık Karabağ konusu değil de Ermenistan konusu yeni bir cephe açabilir. Bu da Ermenistan'ın bundan sonraki tercihlerine bağlı olacaktır. Bu bağlamda, Ermenistan için 3 önemli senaryo mevcut. Bunlardan ilkine göre Erivan, Rusya ile münasebetleri devam ettirerek uzun vadede yeniden Dağlık Karabağ topraklarını ele geçirme hayaliyle yaşayacaktır. Benzer bir durum Rusya ile bozuşup tamamen diasporanın desteğiyle ayakta durmaya ve diaspora Ermenilerinin ülkenin hayatında daha aktif rol oynamaya başlamasıyla da mümkün olacaktır. Ermenistan için en doğru, ancak aynı zamanda da en radikal karar ise (Dağlık Karabağ işgalini kaldırma şartı da kalmadığında göre) Türkiye ile de ilişkileri düzeltip bölge cumhuriyetleri arasında geliştirilen projelere katılımı olacaktır. Günümüz şartlarında bunun gerçekleşebilme ihtimali de yüksektir. Zira Erivan yönetimi, II. Dağlık Karabağ Savaşı sırasında Rusya, Batı ve diaspora konularında hayal kırıklığına uğradığı gibi bölge ülkeleri arasındaki işbirliğinin taraflara sağladığı katkıyı da görüyor. Kaldı ki Ermenistan'ın bölge ülkeleriyle işbirliğini başlatması, bölgede istikrarın korunması ile dışarıdan farklı aktörlerin bölgeye müdahalesini de engelleyecektir. Bu yazı, 1 Mart 2021 tarihinde Fikir Turu'nda yayımlanmıştır.