UKRAYNA KRİZİNİN GÖLGESİNDE GEÇEN OLİMPİYAT OYUNLARI

20 Şubat günü Pekin'de düzenlenen XVIII. Kış Olimpiyat Oyunları sona erdi. Dört yılda bir düzenlenen ve barış ve kardeşlik ruhu içerisinde yapılması gereken bu oyunlar da önceki Olimpiyat Oyunları gibi siyaset ve güncel sorunların gölgesinde geçti. Aslında Olimpiyat Oyunları, her zaman siyaset ile iç içe olmuştur. 1980'de birçok Batı ülkesi Moskova'daki Yaz Olimpiyatlarına katılmazken, Doğu Bloku ülkeleri 1984'te Amerika'nın Los Angeles şehrinde düzenlenen olimpiyatları protesto etmişti. Yine daha 1972 Münih'teki Olimpiyatlarda terör olayı yaşanmıştı. Soğuk Savaş yıllarında Olimpiyatlar dahil tüm spor müsabakalarında adeta ölüm kalım mücadelesi yaşanıyordu. Doğu Bloku ve Sovyetler Birliği'nin yıkılmasıyla birlikte resmiyette Soğuk Savaş sona erse de günümüzdeki olayların da gösterdiği gibi özellikle Rusya ile Batı arasındaki mücadele Soğuk Savaş yıllarını aratmayacak şekilde devam ediyor. Bu mücadele kendisini spor alanında da gösteriyor. Diğer taraftan daha Olimpiyatlar başlamadan önce Çin'in Uygur Türklerine yönelik siyaseti dolayısıyla başta ABD olmak üzere Batı'da Olimpiyat Oyunları'nın protesto edilmesi, sporcuların katılmaması gerektiği seslendirilse de neticede Batı, açılışa üst düzey temsilci göndermemekle yetindi. Nitekim açılışa Vladimir Putin ve Batı ile sorun yaşayan birkaç ülkenin lideri dışında kimse katılmadı. Yine Olimpiyat Oyunları, ilk günden itibaren Ukrayna krizinin gölgesinde kaldı. Daha açılış gününde Putin ile Çinli lider Şi Cinping, Batı ile ilişkileriyle ilgili ortak bildiri yayımlarken özellikle ABD'de Olimpiyat Oyunları sırasında Rusya'nın Ukrayna'ya saldıracağı, hatta Çin'in Rusya'dan Olimpiyat Oyunları'nın sona ermesini beklemesi konusunda ricada bulunduğu dile getirildi. Yine Ukrayna yetkililerinin sporcularını Olimpiyat Oyunları'nda Rusça konuşmaması ve Rus sporcularla samimi pozlar vermemesi konusunda uyarmaları da Olimpiyat ruhunu ve havasını bozan, sporcuların da hareket alanını kısıtlayan bir gelişmeydi. Ukrayna krizinin yarattığı havaya Covid-19 dolayısıyla alınan tedbirler eklenince XVIII. Kış Olimpiyat Oyunları hem sporcularda hem izleyicilerde beklenen heyecanı yaratmadı. Yarışmaların bir kısmının elektrik santrallerinin olduğu yerde gerçekleşmesi de karamsar bir tablonun oluşmasına neden oldu. Yine "dost ülke" olan Rusya'nın sporcuları ile gazetecileri dahi organizasyonun, yemeklerin ve diğer şartların son derece kötü olduğunu ve "Çin'in kötü kokan" ve "yemekleri kötü olan" bir ülke olduğunu bir kez daha ispatladığını dile getirdiler. Hâlbuki son yıllarda Olimpiyat Oyunları gerçekleştirmek, adeta bir prestij meselesi hâline gelmişti. Bu açıdan bakıldığında Pekin'in sınıfta kaldığını da söylemek mümkün. Olimpiyatları müsabakalar açısından değerlendirecek olursak hem altın madalya sayısı hem de toplam madalya açısından Norveç bir kez daha kış oyunlarında lider konumda olduğunu gösterdi. 16'sı altın olmak üzere toplam 37 madalya kazanan Norveç'i toplam madalya sıralamasında Rusya (32), Almanya (27), Kanada (26) ve ABD (25) takip etti. Altın madalya sıralamasında ise Norveç'in ardından ilk beşte Almanya (12), Çin (9), ABD (8) ve İsveç (8) yer aldı. Adı geçen bütün ülkeler genel olarak spora büyük yatırımlar yapan ülkelerdir. Toplam 29 ülkenin sporcusunun madalya kazandığı Olimpiyatlarda maalesef Türk sporcuları başarılı olamadı. Hâlbuki Türkiye de son 20 yılda spora yatırımlarını artıran ülkelerden biridir. Soğuk Savaş döneminden itibaren bazı branşlardaki mücadeleler çetin rekabete sahne oluyor, Soğuk Savaş havasını andırıyor. Bunların başında buz pateni ile buz hokeyi müsabakaları geliyor. Ancak Pekin Olimpiyatları'nda bu branşlarda doğrudan bir mücadele yaşanmadı. Zira ABD ve Kanada erkekler buz hokeyi takımları yarı finale dahi kalamadılar. Rusya ise finalde komşusu Finlandiya ile oynasa da 4 yıl önce elde ettiği unvanını korumayı başaramadı. Buz pateninde de ancak takımlar branşında ABD - Rusya rekabeti söz konusu oldu. Genel olarak Olimpiyatlara Tatar kökenli Rusyalı Kamila Valiyeva'nın Olimpiyat öncesinde doping kullanımı ile suçlanması konusu damga vurdu. 15 yaşındaki yıldız patencinin Olimpiyat Oyunları sırasında yapılan doping testinde bir soruna rastlanmazken Aralık 2021'deki doping testinde az miktarda da olsa ve yasaklı ilaç listesinde yer alan trimetazidin adlı maddeye rastlandı. Asıl sorun ise Aralık ayındaki test sonuçlarının ancak Olimpiyatlar'daki takım yarışlarının sona ermesinden sonra, bireysel yarışmalardan birkaç gün öncesinde açıklanmasıdır. ABD'li sporcular, Rusya'nın takım yarışında elde ettiği altın madalyanın iptal edilip kendilerine verilmesi gerektiğini ileri sürdükleri gibi Valiyeva'nın bireysel yarışlara da katılmaması gerektiğini savunmuşlardı. Valiyeva'nın doping meselesi daha aylarca araştırılacaktır. Sporcunun suçlu bulunup yarışmalardan men edilmesi de ihtimal dahilindedir. Ancak şu da bir gerçektir ki hiçbir doping maddesi buz pateni gibi bir spor branşında patencinin dörtlü atlayış yapmasını sağlayamayacağı gibi zarafet de kazandırmayacaktır. Diğer taraftan bir ihmal söz konusuysa bunun da cezasının verilmesi gerekiyor. Doping konusu da genellikle Rusya-Batı arasında spor alanında sıkça gündeme gelen konulardan biridir. 2014'teki Soçi Olimpiyatları'nda Rusya, madalya sıralamasında birinci olmuş, 2008 sonrasında uluslararası arenada arttırdığı etkisini spor alanında da sergileme şansı bulmuştu. Ancak Batı ile ilişkiler kopma noktasına gelince bazı Rus sporcularının sistematik olarak doping kullandıkları, Rus devlet yetkililerinin buna göz yumdukları ileri sürülmüştü. Nitekim o tarihten itibaren Rusya, Olimpiyatlara Rusya Olimpiyat Komitesi adıyla katılabiliyor, millî marş olarak da Çaykovski'nin 1 numaralı piyanı konçertosundan bir bölüm çalınıyor. İşin ilginç tarafı gerek dünya şampiyonalarında gerekse de Pekin Olimpiyatları'nda Rusya II. Dünya Savaşı'nın "klasiği" hâline gelen Katüşa (Sovyetler Birliği'nin II. Dünya Savaşı sırasında kullandığı silah) şarkısının çalınmasını istemiş, ancak Spor Tahkim Mahkemesi bunu kabul etmemişti. Pekin, Olimpiyat ateşini bir sonraki Kış Olimpiyat Oyunlarına (2026) ev sahipliği yapacak İtalya'nın Milano ve Cortina d'Ampezzo şehirlerine devretti. 2024 Yaz Olimpiyatları'nın ise Paris'te, 2028 Yaz Olimpiyatları'nın Los Angeles'te yapılması kararlaştırıldı. Dolayısıyla her ne kadar Olimpiyat ruhunun dünyadaki tüm ülkeleri kapsadığı dile getirilse de ev sahipliği yapma hakkının aşağı yukarı aynı ülkelere verildiği görülüyor.