PUTİN'İN KUZEY KORE ZİYARETİ: VAZİYET SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDEN DAHA İYİ DEĞİL

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 2 günlük Kuzey Kore ziyareti başladı. Kuzey Kore'den sonra ise Rus lider bölgenin bir başka önemli ülkesi olan Vietnam'ı ziyaret edecek. Ziyaret birçok açıdan uluslararası kamuoyunun dikkatini şimdiden çekmiş bulunuyor. En başta Putin, Kuzey Kore'yi ilk ve son kez daha 2000 yılında, başkanlığının ilk yılında ziyaret etmişti. Rus liderin dost ülkeye 23 yıl boyunca gitmemiş olması, ilginçtir. Ziyaretin İsviçre'deki Rusya'sız Ukrayna Barış Konferansı'nın hemen sonrasına denk gelmesi ve Rusya ile Batı arasında ilişkilerin iyice gerginleştiği bir ortamda gerçekleşmesi de ziyarete farklı anlamlar kazandırıyor. Görüşmelerin ana konusu şüphesiz askerî alandaki iş birliği oluşturacak. Daha 2000 yılında Putin'in şimdiki Koreli liderin babası Kim Cong-il ile görüşmesi sırasında taraflar "üçüncü ülkenin saldırısına karşı birbirlerini destekleme" kararı almıştı. Son yıllarda ise Batılı yetkililer, Kuzey Kore'nin Sovyetler Birliği döneminde uzun yıllar boyunca kendisine maddi ve askerî destek veren Rusya'ya yaklaşık beş milyon top mermisi gönderdiğini ileri sürüyorlar. Bugünkü görüşmede ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Kuzey Kore'ye uyguladığı yaptırımlara rağmen iki ülkenin askerî alandaki iş birliğinin artırılarak devam ettirilmesi, hatta belirli askerî teknolojilerin ortaklaşa üretilmesi, Rusya'nın Kore'ye casus uydu fırlatma sürecinde yardım etmesi gibi konuların görüşülmesi kuvvetle muhtemeldir. Açık ya da kapalı kapılar arkasından ele alınacağı konulardan biri de şüphesiz Kuzey Kore'nin nükleer silah üretimi konusudur. Rusya ile Batı arasında yaşanan gerginlikte son günlerde taraflar sıkça nükleer silahlar konusunu gündeme getirdiğinden ve bir nevi de birbirlerini tehdit ettiklerinden dolayı Rusya ile Kuzey Kore liderlerinin nükleer silah konusunu ele almaları, şüphesiz uluslararası arenada ses getirecektir. Batı'nın Rusya'ya yaptırımlar uygulaması ve Ukrayna Barışı Konferansı örneğinde görüldüğü üzere Ukrayna konusunda baskı yapma çabası içerisinde olması (bu siyaset bir sonuç vermese de), Rusya'nın Kuzey Kore ile daha da yakınlaşmasına da neden olmaktadır. Vladimir Putin'in ziyaret öncesinde stratejik iş birliği anlaşma metnini onaylaması da ilişkilerin yeni seviyeye çıkacağına işaret etmektedir. Rusya'nın Kuzey Kore ile askerî iş birliği şüphesiz ABD, Japonya ve Güney Kore'yi rahatsız etmektedir. Özellikle Güney Kore ile ABD yetkilileri, bu iş birliğinin BM Güvenlik Konseyi'nin Kuzey Kore ile ilgili 2006 tarihli kararlarını ihlal etmemesi gerektiğini vurguluyorlar. Ancak Filistin örneğinde de görüldüğü gibi uluslararası hukukun hiçe sayıldığı, uluslararası örgütlerin iyice işlevsiz hâle geldiği, uluslararası ilişkilerde çifte standartların hâkim olduğu bu dönemde Rusya ile Kuzey Kore'nin bu uyarıları ciddiye almaları beklenemez. Batı, yaptırım uyguladığı Rusya ile Kore'nin ekonomi alanındaki iş birliğini arttırmalarını da istememektedir. Zira Kore bundan elde edecek gelirleri, nükleer silahların geliştirilmesinde kullanacaktır. Kore vatandaşlarının Rusya'ya işçi olarak gönderilmesi konusu da yine her iki ülke açısından önem arz eden konuların başında gelmektedir. Muhtemelen bu konuda da aynen ulaşım, sağlık, turizm, tarım alanlarında olduğu gibi iki lider anlaşmalar imzalayacaktır. Putin'in Kore'den sonra Vietnam'a gidecek olması da Batı'nın dikkatlerinden kaçmıyor. ABD'li yetkililer Vietnamlı meslektaşlarını "Rus propagandası için kapıların açılmaması gerektiği" konusunda uyardılar. Rus liderin ziyaretine Vietnam'ı da eklemesi, bir kez daha Soğuk Savaş dönemini hatırlattı. Gerçi günümüzdeki vaziyet, Soğuk Savaş döneminkinden daha iyi değildir. Bilindiği üzere Kore Savaşı'nda olduğu gibi Vietnam İç Savaşı'nda (1955-1975) da Moskova ülkenin kuzeyini desteklemişti. Günümüzde ise Kremlin, Vietnam ile münasebetlerinde daha çok bir taraftan ekonomi alanında iş birliği geliştirmeye çalışırken diğer taraftan da bölgeyi tamamen ABD'nin kontrolüne bırakmamaya gayret ediyor. Vladimir Putin'in Kore ve Vietnam ziyaretleri, aynı zamanda yeni kurulmakta olan uluslararası düzen ve Rusya-Batı mücadelesi çerçevesinde bloklaşma ve "destekçi bulma" olarak da değerlendirilebilir. Rusya'ya uygulanan yaptırımlara rağmen Moskova aynen Sovyetler zamanında olduğu gibi Afrika, Orta Doğu, Güney Amerika ve Güney Asya'da aktif politika izlemeye ve böylece hem Batı'nın yaptırımlarının etkisini minimuma indirmeye hem de AB ve NATO'ya alternatif örgütlerin işlevselliğini arttırmaya çalışmaktadır. Son zamanlarda Rusya'nın önem verdiği örgütlerden biri ise BRICS'tir. Nitekim İsviçre'deki Ukrayna Barış Konferansı'nda Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü savunan tasarının oylamasında BRICS üye ülkeleri çekimser kalmış, Çin ise konferansa katılmayı reddetmişti. İşin ilginç tarafı Vietnam da davet edilmiş olmasına rağmen bu konferansta yer almadı. Netice itibarıyla normal şartlarda sıradan bir ziyaret olarak değerlendirilecek Vladimir Putin'in Kore ve Vietnam ziyareti, Yeni Soğuk Savaş'ın yaşandığı, hatta bu savaşın nükleer savaşa dönüşüp dönüşmeyeceği konusunun tartışıldığı günümüzde bambaşka bir anlam kazanıyor. 2006'da BM Güvenlik Konseyi'nin Kuzey Kore'ye uygulamaya başladığı yaptırımlar uzun yıllar boyunca Rusya'nın Kore ile iş birliğinin sınırlı seviyede kalmasına neden olsa da imzalanması düşünülen stratejik iş birliği anlaşması, başta askerî olmak üzere ikili ilişkileri yeni seviyeye çıkartacaktır. Bu da ister istemez Batı için eski bir konunun yeniden gündeme gelmesi anlamına gelecektir. Bu yazı, 19 Haziran 2024 tarihinde Anadolu Ajansı'nda yayımlanmıştır.