UKRAYNA SAVAŞI, KARABAĞ, GÜRCİSTAN: KAFKASYA'DA DEĞİŞEN DENGELER

Son yıllarda eski Sovyet coğrafyasında önemli gelişmeler yaşanmaktadır. İki Slav ülkesi olan Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaş, Azerbaycan'ın Ermenistan'ın işgali altında bulunan topraklarını kurtarması, Türk cumhuriyetlerinin kendi aralarında iş birliğini arttırması, Moldova ile Gürcistan'daki seçimlerin aynen 21. yüzyılın başında olduğu gibi Batı ve Rusya arasında mücadele alanı hâline gelmesi, bu gelişmelerin başlıcaları. SSCB'nin yıkılışından 33 yıl geçmesine rağmen bölgede hâlâ mücadele, çatışma ve savaşların yaşanmasının en önemli nedenleri ise SSCB parçalanırken birliği oluşturan cumhuriyetlerin aralarındaki sorunları çözmemesi, bunların çözümünü ertelemesi ya da her birinin kendileri açısından doğru zamanı beklemeye koyulmasıdır. Sovyet Sonrasında Oluşan İttifaklar Tarih boyunca küresel ve bölgesel güçlerin dikkatini üzerine çeken Kafkasya, SSCB'nin parçalanmasıyla en sorunlu bölge oldu. Ermenistan'ın daha SSCB döneminde başlayan Azerbaycan topraklarını işgali, bu istikrarsızlığın başlıca sebebiydi. Ermenistan'ın bu siyaseti, aslında daha 1990'lı yıllarda bölgedeki dengeleri de belirlemiş oldu. Ermenistan, işgal altındaki toprakları elinde tutabilmek için tamamen Rusya'ya bağlı hâle geldi. Bu ikiliye bölgeye tarihin her döneminde ilgi duyan ve Azerbaycan ile farklı sorunları olan İran da dâhil oldu. Söz konusu üç ülke arasındaki ittifak, her birinin çıkarlarına hizmet ettiği gibi adı geçen ülkeler arasında gelişen ikili münasebetler de bu ittifakı pekiştiriyordu. Bu ittifakın karşısında ise Azerbaycan'ın yanı sıra Azerbaycan'a her zaman "iki devlet tek millet" yaklaşımı içerisinde olan Türkiye ve gerek Rusya ile gerekse de Ermenistan ile sorun yaşayan Gürcistan yer aldı. Bu denkleme göre de uzun yıllar boyunca Azerbaycan ile Türkiye'nin Ermenistan ile ilişkileri kesilirken, Gürcistan 2008'de yaşanan beş günlük savaştan sonra Rusya ile bağlarını kopardı. Abhazya ile Güney Osetya'nın Rusya tarafından tanınması ise Rusya-Gürcistan ilişkilerini, tarihinin en kötü dönemine götürdü. Şüphesiz taraflar arasında çok sayıda başka sorun ile rekabet alanı da vardı(r). Ukrayna ve Karabağ Savaşlarının Kafkasya'ya Etkisi Söz konusu durum, ittifak ve dengeler aslında uzun yıllar böyle sürdüğü gibi bu durumun yakın gelecekte değişeceğine de benzemiyordu. Ancak 2020'de Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarını kurtarması ve çok geçmeden Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başlaması, Kafkasya'daki söz konusu dengeleri de alt üst etti. 2020'deki Karabağ Savaşı, bir taraftan Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarını kurtarmasını sağlarken diğer taraftan Türk cumhuriyetleri arasındaki iş birliğini de pekiştirdi. Zira Karabağ Savaşı sırasında Türkiye'nin Azerbaycan'a verdiği maddi-manevî destek, diğer cumhuriyetlerin Türkiye ile ve kendi aralarında daha fazla yakınlaşmasını da sağladı. Yine Karabağ Savaşı, İlham Aliyev'in Azerbaycan'daki gücünü pekiştirirdi, Türkiye ile zaten güçlü olan ilişkilerini daha da arttırdı, Türk cumhuriyetleri arasında çeşitli entegrasyon süreçlerini hızlandırdı. Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarını kurtarması, bölgedeki ittifakları da altüst etti. Nitekim, Rusya ile Azerbaycan arasında bir yakınlaşma başlarken Rusya-Ermenistan ilişkileri gerginleşti. Rusya-Azerbaycan iş birliğinin önündeki en büyük engel, Karabağ meselesi ve Rusya'nın baştan beri bu süreçte Ermenilere yardım etmesiydi. Karabağ'ın kurtarılması ve Rus askerlerinin Karabağ'dan çekilmesi, aslında potansiyeli olan Rusya-Azerbaycan ilişkilerine ivme kazandırdı. Ticarî münasebetlerin eskiden beri gelişmiş olması, Rusya'da önemli oranda Azerbaycan Türkünün yaşaması, başta Fransa olmak üzere Batılı ülkelerin bu süreçte Ermenistan'a maddi olmasa da sözde destekte bulunması, bu yakınlaşmanın başlıca sebepleridir. Ermenistan'ın Rusya'dan Uzaklaşması Ermenistan'a göre bu yakınlaşmanın ve aynı zamanda da Ermenistan'ın Rusya ile arasını açmasının bir sebebi daha vardır. O da Rusya'nın Ermenistan'ın arkasında durmamasıdır. Nitekim Karabağ Savaşı'nın neredeyse hemen sonra Azerbaycan, BDT'nda eskisine nazaran daha aktif katılım sağlamaya başlarken Ermenistan tam tersine Batı ile yakınlaşmaya gitti. Aynı zamanda Ermenistan Devlet Başkanı Nikol Paşinyan hem Azerbaycan ile hem de Türkiye ile ilişkilerinin geliştirilmesi gerektiğini de Karabağ konusunu ile Türkiye'ye yıllardır yönlendirdiği sözde soykırım suçlamalarını da gündemden çıkartılması gerektiğini de dile getirmektedir. Paşinyan'ın bu siyaseti, şüphesiz Ermenistan'ı "özgürleştirmektedir". Ermenistan üzerindeki Batı'daki Ermeni diasporası ile Moskova'nın etkisi azalacak, Ermenistan'ın bölge ülkelerinin geliştirdiği projelere katılımını dahi sağlayacaktır. Paşinyan'ın söz konusu yaklaşımı, günümüzde muhalefet tarafından eleştirilse de uzun vadede tarihçiler, Paşinyan'ın bu "hizmetini"nin hakkını verecektir. Zira Ermenistan artık işgal altındaki toprakları üçüncü bir ülkeye güvenerek elde tutmanın da Batı'nın desteğini arkasına alarak Türkiye'yi asılsız olarak soykırım ile suçlamanın da bir netice vermeyeceğini anlamış bulunmaktadır. Siyasetini Gözden Geçiren Gürcistan Dış politikasını gözden geçirmeye başlayan bölgedeki bir başka ülke de Gürcistan oldu. Karabağ'ın kurtarılması ve Ermenistan'ın siyaseti, Türkiye ve Azerbaycan açısından Gürcistan'ın önemini azalttı. Aslında Gürcistan, Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan iş birliğinden en kârlı çıkan ülkelerdendi. Kendi yer altı zenginliklerine sahip olmamasına rağmen konumu dolayısıyla tüm projelerde yer almıştır ki bu projeler, Gürcistan'ı ayakta tutmaktadır. Bununla birlikte Gürcistan asıl darbeyi Batı'dan aldı. Nitekim Gürcistan, AB ve NATO üyelik süreçlerinde pek bir mesafe katedemedi. Şüphesiz AB de NATO da toprak bütünlüğü sorunu yaşayan ülkeyi bünyelerine kabul etmek istememektedirler. Ama bu sorunun dışında da aynen Türkiye - AB üyelik sürecinde olduğu gibi başka sorun ve anlaşmazlıklar da vardır. Yine Gürcistan, Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan da kendisi için bir ders çıkarttı. Tiflis muhtemelen günümüzde Batı'nın Ukrayna'ya verdiği desteği 2008'de kendisine neden vermediğini sorgulamaktadır. Bundan dolayıdır ki Gürcistan son gelişmeler çerçevesinde AB ile üyelik sürecini askıya alırken Rusya ile ulaşım ve ticari alanlarda yavaş yavaş temasları arttırmaya çalışmakta, taraflar elçiliklerin yeniden açılmasına hazırlanmaktadırlar. Gürcistan'ın, Azerbaycan'ınki gibi zor durumlarda yardıma gelebilecek "Türkiye"si olmadığı gibi, kendi çıkarları doğrultusunda da olsa Ukrayna'yı destekleyen "AB"si de yoktur. Bu husus da Gürcistan'ın siyasetini gözden geçirmesini ve daha dengeli bir siyaset izlemesini gerektirmektedir. Bölgesel Güçler ve Kafkasya Son gelişmeler şüphesiz bölgede Rusya ile İran'ın da varlığını azalttı. İran bölgedeki değişimleri engelleyecek güçte olmadığı gibi İsrail ile yaşadığı gerginlik de şüphesiz dikkatlerini buradan uzaklaşmasına neden olmaktadır. Ayrıca Suriye ve Lübnan'da da İran destekli grupların güçlerini kaybetmesi İran'ı kaygılandırmaktadır. Benzer bir durum Rusya için de geçerlidir. Rusya-Ukrayna Savaşı'nın çoktandır Rusya-Batı Savaşı'na dönüşmesi, hatta günümüzde nükleer savaş ihtimalinden bahsedilmeye başlanması, Moskova'nın dikkatlerini hem Orta Asya'dan hem de Kafkasya'dan alıkoymasına neden olmaktadır. Diğer taraftan Rusya ile İran'ın, Rusya ile Kore arasında imzalanan anlaşmanın bir benzerinin imzalanması konusunda mutabakata varmaları, Kafkasya'da olmasa da Orta Doğu'daki birlikteliklerini devam ettirmeyi amaçladıklarına işaret etmektedir. Türkiye ise aksine Karabağ Savaşı'ndan sonra bölgede daha da güçlenen ülke oldu. Bunda bölgede Türkiye-Azerbaycan arasındaki iş birliğinin de genel olarak Türkiye'nin uluslararası arenada artan ağırlığının da etkisi büyüktür. Netice itibarıyla başta Karabağ ve Ukrayna savaşları olmak üzere dünyadaki gelişmeler, Kafkasya'da da dolaylı da olsa değişimlere yol açtı. Sovyet sonrasında oluşan ittifaklar geçerliliğini kaybederken ülkeler daha çok ikili münasebetlere ve çok yönlü dış politika yaklaşımına önem vermeye başladılar. Günümüzde küresel güçlerin dikkatlerinin başka coğrafyalara yönelmiş olmasının da bu bağlamda bölge cumhuriyetlerinin işini biraz olsun kolaylaştırmaktadır. Bu yazı, 3 Aralık 2024 tarihinde Anadolu Ajansı'nda yayımlanmıştır.