TÜRKİYE-MOĞOLİSTAN İLİŞKİLERİ: STRATEJİK ORTAKLIĞA DOĞRU

15-19 Ocak 2025 tarihlerinde Moğolistan Cumhurbaşkanı Khurelsukh Ukhaa Türkiye'yi ziyaret etti. Ziyaret her ne kadar uluslararası gelişmelerin gölgesinde kalsa da her iki ülke açısından da büyük önem arz etmektedir. Türklerle Moğollar asırlardır yan yana yaşayan, aynı coğrafyayı paylaşan ve doğal olarak da karşılıklı olarak birbirinden etkilenen iki halktır. Moğolistan topraklarının, Türk tarihinin önemli merkezlerinden biri olması, tek başına çok şey ifade etmektedir. Cengiz Han'ın kurduğu imparatorluğa Türk-Moğol İmparatorluğu dememizin sebebi de imparatorluğun nüfusunun önemli bir kısmının Türklerden oluşması ve Cengizoğullarının Türk devlet sistemini benimsemesidir. Söz konusu tarihî yakınlığa ve halkların birbirlerine "kardeş" olarak bakılmasına rağmen günümüzde iki ülke arasındaki ilişkilerin çok da istenilen düzeyde olmadığını belirtmek gerekmektedir. Bundan dolayı da Moğolistan cumhurbaşkanının ziyareti özellikle söz konusu ilişkileri yeni seviyeye çıkartmak açısından büyük önem arz etmektedir. Bu ziyaretin cumhurbaşkanı seviyesinde 21 yıl aradan sonra yapılıyor olması ise ziyaretin önemini daha da arttırmaktadır.
Çin ile Rusya Arasına Sıkışan Moğolistan'ın Alternatif Arayışı
Doğu Bloku'nun parçalanmasından sonra her ne kadar Türkiye başta TİKA aracılığıyla olmak üzere Moğolistan'da onlarca proje hayata geçirse ve Moğolistan'ın altyapısının gelişimine önemli katkıda bulunsa da siyasi ve coğrafî şartların da gereği Moğolistan dış politikasında önceliği Çin ile Rusya'ya tanıdı. Moğolistan'ın en önemli iki ticaret ortağının Çin ile Rusya olması da bu durumun önemli göstergesidir. 2023'te Moğolistan'ın Çin ile ticaret hacmi 12.8 milyar, Rusya ile ticaret hacmi ise 2.2 milyar Dolar seviyesindeydi. Hem Rusya'da (Buryat ve Kalmık cumhuriyetleri) hem de Çin'de (İç Moğolistan vs.) önemli Moğol nüfusunun olmasının da şüphesiz Moğolistan'ın siyasi ve ekonomik tercihlerini etkileyen faktördür. Dolayısıyla Moğolistan, önceki asırlarda olduğu gibi günümüzde de bu iki ülkenin rekabet alanını oluşturmaktadır. Başta kömür olmak üzere Moğolistan'daki yeraltı zenginlikleri, Batı ülkelerinin de dikkatini çekmektedir.
Nitekim Moğolistan cumhurbaşkanının Türkiye ziyaretinin sebeplerinden birinin de Rusya ile Çin'in kıskacından çıkarak alternatif ortak arayışı olduğunu söylemek gerekmektedir. Önceki yıllarda Moğolistan, Batı ile yakınlaşmaya çalışsa da bu çaba pek bir netice vermedi. Türkiye ise günümüzde hem bölgesinde hem de uluslararası arenada gittikçe güçlenen bir ülkedir. Kafkasya, Orta Doğu, Afrika'daki son gelişmeler, Türkiye'nin bu bölgelerdeki gittikçe artan gücünü ortaya koyduğu gibi uluslararası arenada da prestijini arttırdı. Daha bundan birkaç yıl öncesinde Ankara'nın hangi blokta yer alması ya da kiminle yakın iş birliği geliştirmesi gerektiği tartışma konusu olurken günümüzde Türkiye'nin kendisi, bölge ülkeleri için cazibeli bir ortak/merkez hâline gelmiş bulunmaktadır. Siyasi alandaki güçlenmenin yanı sıra askerî alanda elde edilen başarılar da bu süreçte belirleyici rol oynamaktadır. Türkiye'nin Türk cumhuriyetleriyle ilişkilerini geliştirmesi ve Türk Devletleri Teşkilatı'nın da her geçen gün faaliyet alanını genişletmesi aslında bu sürecin bir neticesidir. Dolayısıyla 21 yıl aradan sonra Moğolistan cumhurbaşkanının Türkiye ziyaretini bu çerçevede de okumak gerekmektedir.
Stratejik Ortaklığa Doğru İlk Adım
Moğolistan Cumhurbaşkanı Khurelsukh Ukhaa'nın Türkiye ziyareti sırasında taraflar on anlaşmaya imzaya attılar. Bunlardan en önemlisi şüphesiz iki ülke arasında stratejik ortaklığın tesis edilmesine ilişkin ortak bildiridir. Bu bildiri, Moğolistan'ın Rusya ve Çin ile ilişkilerinde hareket alanını genişleteceği gibi Türkiye için de özellikle Türk cumhuriyetleriyle geliştirdiği iş birliği açısından önem arz etmektedir. Her ne kadar şimdilik gündemde olmasa da Moğolistan'ın Türk Devletleri Teşkilatı'na aynen Macaristan gibi gözlemci statüde de olsa üye olması, aslında tüm taraflar için hem ekonomik hem kültürel açılardan faydalı olacaktır. Bununla birlikte Türkiye ile Moğolistan öyle anlaşılmaktadır ki şimdilik ekonomi ve kültürel alandaki iş birliğine odaklanmış bulunmaktadırlar ki iki ülke arasındaki ticaret hacmi (100 milyon Dolar) Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da ifade ettiği gibi potansiyelin çok altındadır. Ancak her iki lider de ticaret hacmini arttırma konusunda kararlıdırlar. Nitekim Moğol lider, Moğolistan Vizyon 2050 politikası çerçevesinde inşa edilecek yeni bir şehir projesi çerçevesinde Türkiye ile inşaat ve yatırım alanlarında Türkiye ile çalışma niyetinde olduklarını açıkladı.
Yine fazla dile getirilmese de öyle anlaşılmaktadır ki iki ülkenin yetkilileri arasında ele alınan konuların başında askerî aşandaki iş birliği de gelmektedir. Nitekim Khurelsukh Ukhaa hem TUSAŞ tesislerini hem de Özdemir Bayraktar Milli Teknoloji Merkezi'ni ziyaret etti. Burada yapılan gözlemlerden sonra Moğol yetkilileri Türkiye'nin Moğolistan'da mühimmat fabrikası inşa edeceğini duyururken Orta Asya basınında Türkiye'nin Moğolistan'da Bayraktar TB2 SİHA üretim tesisini kuracağı yazıldı. Öyle görülmektedir ki, Moğolistan'ın kesin kararına bakılmaksızın önümüzdeki dönemde Türkiye'nin SİHA sattığı coğrafya giderek genişleyecektir. Bu da şüphesiz Türkiye'nin hem prestijini hem de dünya silah pazarındaki payını artıracaktır.
Türkiye'nin Yumuşak Gücü: Üniversiteler
İki ülke arasında imzalanan diğer anlaşmalar, Türkiye'nin son 20 yılda büyük başarı elde ettiği ulaşım, inşaat, sağlık, turizm, spor alanlarını kapsamaktadır. Türkiye TİKA üzerinden alt yapı konusunda eskiden beri Moğolistan'a destek olurken Ankara'nın sağlık ve turizm alanlarında elde ettiği başarılı tecrübesini kardeş Moğolistan ile paylaşması da önemlidir. Ele alınan diğer konular da aslında iki ülkenin zaten iş birliği içerisinde oldukları alanlarla ilgili. Bunlardan ilki, eğitim alanında imzalanan iş birliği anlaşmasıdır. 2000'li yıllardan itibaren yüzlerce Moğolistanlı genç Türkiye'de eğitim gördü. Türkiye mezunu Moğol gençleri ülkelerinde önemli görevler üstlenmektedir. Türkiye'nin günümüzde YTB bursları ile ülkemizde her yıl binlerce öğrenciye eğitim imkânı tanıması, çoktandır meyvelerini vermeye başladı. Eskiden SSCB'nin üniversitelerinde eğitim gören gençler, Orta Doğu ile Afrika ülkelerinde karar verici konuma gelirken günümüzde Orta Asya'dan Kafkasya'ya, Orta Doğu'dan Afrika'ya Türkiye mezunları kendi ülkelerinde önemli görevlere getirilmektedirler. Moğolistan ile de bu alandaki iş birliğinin devam ettirilmesi, son derece önemlidir. Muhtemel bir ortak üniversitenin kurulma kararı da bu bağlamda şaşırtıcı olmayacaktır.
Ortak Tarih, Ortak Gelecek
Eğitimin yanı sıra iki ülke arasında kültürel iş birliği de gelişmektedir. Türkiye'nin desteğiyle Moğolistan'da bulunan Göktürk yazıtları koruma altına alındı, yazıtlara giden Bilge Kağan Karayolu inşa edildi, Türkiye ile Moğolistan arasında adeta köprü rolü oynayan TİKA Moğolistan'da günümüze kadar buna benzer bine yakın proje hayata geçirdi. Şimdi ise yeni müze (Tonyukuk Müzesi) projesi hayata geçmek üzeredir. İşin ilginç tarafı Moğol lider, Türkiye ziyareti sırasında Van'a da giderek Cengiz Han'ın torunu Hülagü'nün yazlık sarayı olabileceği kazı alanını gezdi. Bu husus da Moğolistan'ın genel olarak son yıllarda Cengiz Han kültünü yeniden gündeme taşıması ve tarihlerini Cengiz Han İmparatorluğu üzerine inşa etmesiyle ilgilidir.
Asırlardır yan yana yaşayan ve bundan dolayı da "kardeş" olarak adlandırılan Türklerle Moğollar arasındaki ilişkiler bugüne kadar daha çok kültürel çerçevede gelişse de Moğolistan cumhrubaşkanının ziyareti ve bu ziyaret sırasında taraflar arasında imzalanan anlaşmalar bundan sonraki süreçte ilişkilerin kültürel boyuttan çıkarak çok boyutlu iş birliğine dönüşeceğine işaret etmektedir. İki ülke arasında geliştirecek iş birliğinin temellerinin çok eskiye dayanması ve sağlam temellere sahip olması, münasebetlerin potansiyelinin de çok yüksek olması, iki liderin hedef olarak koydukları "stratejik ortaklığı"nın çok kısa sürede tesis edilebileceğinin garantisidir. Karşılıklı çıkarlar gözetilerek geliştirilen iş birliği ise adı ne olursa olsun her iki ülkenin de çıkarınadır.
Bu yazı, 20 Ocak 2025 tarihinde Anadolu Ajansı'nda yayımlanmıştır.