ZELENSKİY'NİN ABD ZİYARETİNDEN BUDAPEŞTE'DEKİ RUSYA-ABD ZİRVESİNE: RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI NEREYE EVRİLİYOR?

Ukrayna'da savaş dördüncü yılını tamamlamaya yakınlaşmasına rağmen uluslararası gündemin en önemli konularından biri olarak kalmaya devam ediyor. Bunun sebeplerinden biri, savaşın çoktandır adeta Rusya ile Batı arasında bir "savaş"a dönüşmesi ve her an daha da büyük sorunlara yol açma potansiyeline sahip olmasıdır. Diğer taraftan özellikle Donald Trump'ın ABD başkanı olmasıyla Rusya karşısındaki "Batı"da konuyla ilgili önemli fikir ayrılıkları yaşanıyor. Bölgede büyük ölçüde istediklerini elde eden ABD lideri savaşın bir an sonlandırılmasını isterken Avrupalı liderler mevcut şartlarda buna pek olumlu bakmıyorlar. Avrupa'nın bu tutumuna ve Donald Trump çok istediği 2025 Nobel Barış ödülünü alamamasına rağmen ABD lideri iki Slav kardeşi barıştırma konusunda kararlı gözüküyor. Geçtiğimiz hafta sonu da Washington bu yönde yoğun diplomatik girişimlerde bulundu. Zelenski'nin Ziyaretini Gölgede Bırakan Moskova'nın Hamlesi 17 Ekim günü Ukrayna lideri, bir kez daha Beyaz Saray'ı ziyaret ederek Donald Trump ile bir görüşme gerçekleştirdi. Geçtiğimiz tüm hafta bu ziyaret sonrasında Beyaz Saray'ın Ukrayna'ya Kiev yönetiminin yıllardır talep ettiği Tomahawk füzelerini nihayet vereceği dile getirilirken Kremlin'den yapılan açıklamalar bunun Rusya-ABD münasebetlerini bozmaktan bir işe yaramayacağı yönündeydi. Ancak Zelenski ziyaretinden bir gün önce Vladimir Putin'in Donald Trump ile telefon görüşmesi gerçekleştirmesi, Rusya- Ukrayna hattında dengeleri bir kez daha Moskova'nın lehine çevirdi, Zelenski'nin ziyaretini de adeta "boşuna çıkartmış oldu". Zira Trump, bu aşamada Ukrayna'ya istediği teknolojilerin verilemeyeceğini açıkladığı gibi yeni bir Trump-Putin görüşmesinin haberini de verdi. Genel olarak son birkaç aydır cephedeki çatışmaların yanı sıra taraflar arasında bir de diplomasi savaşı yürütülüyor ve en azından bu alanda dengeler çok sık değişebiliyor. Her İki Görüşmenin Gündemi: Tomahawk Füzeleri Her iki görüşmenin de tüm ayrıntıları belli olmamakla birlikte Trump her iki tarafa da baskıyı ustaca devam ettiriyor. Putin ile yapılan görüşmeden sonra Trump'ın Tomahawk füzelerini Ukrayna'ya vermekten vazgeçmesi de bunu gösterdiği gibi Rusya'nın da Amerika'ya yeni tekliflerde bulunduğuna işaret ediyor. Telefon görüşmesi inisiyatifinin Moskova'dan gelmesi de bunu gösteriyor. Ayrıca bu adımı, şüphesiz Moskova'nın diplomatik başarısı olarak da okumak gerekiyor. Görüşmelerle ilgili ABD basınında çıkan haberlere göre Rusya, Ukrayna'nın Donetsk Halk Cumhuriyeti'nin tamamından vazgeçmesini isterken, bunun karşılığında da Rusya güya Zaporog ve Herson bölgelerinin bir kısmından çekilmeyi kabul etmiştir. Rus tarafı konuyla ilgili bir açıklama yapmazken Trump, Rusya'nın da barışı istediğini dile getirdi. Diğer taraftan öyle anlaşılıyor ki, Rus lider, ABD liderini Ukrayna'ya Tomahawkların verilmesinin iki ülke arasındaki ilişkileri olumsuz etkileyeceği ve Rusya-Ukrayna gerilimini iyice çıkmaza sürükleyeceği konusunda ikna etmiştir. Kaldı ki Rusya bunun karşılığında Venezuela ve Küba gibi ülkelere kendi teknolojilerini yerleştirme konusunu bir kez daha gündeme getirmiş, geçtiğimiz hafta Rusya Parlamentosu, Venezuela ile stratejik iş birliği anlaşmasını onaylamıştı. Tüm bunlardan bağımsız olarak Amerikan yetkilileri ayrıca kendilerinin de söz konusu teknolojilere ihtiyaçları olduğunu dile getiriyorlar. Bu da ister istemez Trump'ın birçok uluslararası sorunun çözümüne bir şekilde katkıda bulunmasına rağmen kendisinin hep tetikte kaldığını gösteriyor. Vladimir Putin "son dakika telefonu" ile Rusya açısından önemli bir hamle yaparken Donald Trump da kendi oyununu sürdürüyor. Nitekim daha önce olduğu gibi Rusya'nın etkisi altında kalma suçlamalarının önünü kesmek için Trump, Tomahawk konusunun önümüzdeki günlerde yeniden gündeme gelebileceğini dile getirdi. Diğer bir deyişle Tomahawklar, şimdilik ABD'nin her iki tarafla da görüşmelerinde önemli kozlardan biri olarak değerlendiriliyor. Kaldı ki Trump, yine Rusya'ya yaptırımlar konusunu da gündeme getirmeye devam ediyor. Trump böyle bir siyaset izleyerek her iki ülkeyi de taviz vermeyi zorluyor. Trump'tan Yeni Bir Teklif Ukrayna lideri ile yapılan görüşmeden sonra Donald Trump'ın "oldukları yerde kalıp her birinin zafer ilan etmeleri" teklifini Zelenski belki de Trump'a barıştan yana olduğunu göstermek için olumlu değerlendirirken Moskova'dan resmî bir açıklama gelmedi. Trump'ın "barışa bundan önce hiçbir zaman olmadıkları kadar yakın olduğunu" belirtmesi ise Moskova'nın da buna karşı olmadığını düşündürüyor. Hâlbuki Rus yetkililer daha önce defalarca "özel operasyon" olarak adlandırdıkları bu savaşı başlıca amaçlarına (dört bölgenin tamamen kontrol altına alınması ve Ukrayna'nın silahsızlandırılması) ulaşıncaya kadar sürdüreceklerini dile getirmişti. Budapeşte Zirvesine Doğru Tarafların konuyla ilgili kesin tutumlarının ne olduğu konusu önümüzdeki günlerde Budapeşte'de yapılacak görüşme sonrasında daha net ortaya çıkacaktır. Budapeşte'nin görüşme yeri olarak seçilmesi de şüphesiz tesadüf değil. Macaristan, AB ülkeleri içerisinde Ukrayna Savaşı'nın bir an sonlandırılmasını isteyen nadir ülkelerden biri olduğu gibi Başbakan Viktor Orban'ın iki lider ile kurduğu samimi diyalog da dikkat çekiyor. Yine görüşme yeri olarak Budapeşte seçimini, Trump'ın AB ülkelerini kızdırmak istemesi ile ilgili olduğu gibi AB ülkelerinin Macaristan'a yönelttikleri eleştirilere karşı Budapeşte'ye verilen destek olarak da okumak mümkün. Diplomatik Hamleler ve Tarafların Ellerindeki Kozlar Son gelişmeler bir kez daha Ukrayna'da barışın sağlanmasında Rusya ile ABD arasındaki görüşmelerin belirleyici olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte her görüşme Ukrayna'da barışın tesisine yaklaşıldığı şeklinde değerlendirilse de bugüne kadar somut bir netice de alınamadı. Nitekim cephede çatışmalar da dron saldırıları da devam ediyor. Özellikle Trump'ın iktidara gelmesinden sonra taraflar Putin'in son dakika telefonu örneğinde görüldüğü gibi diplomatik hamlelerde de bulunmaktan çekinmiyorlar. Rusya'nın bu süreçte ustaca kullandığı argümanlardan biri de Rusya-ABD ilişkileri ve bu ilişkilerin normalleşmesinin ABD'nin lehine de olduğu konusunu iyi işlemesidir. Nitekim Moskova, ikili ilişkilerde ticaretten uluslararası sorunların ortak çözümüne kadar çok sayıda teklifte bulunuyor. Rus tarafının ABD'nin Alaska eyaleti ile Rusya'yı birleştirecek ve yük taşımacılığında da kullanılabilecek bir tünel inşa etme teklifi de bu çerçevede değerlendirilmelidir. Söz konusu diplomasi oyununda şüphesiz Ukrayna'nın da ustaca kullandığı kozlar var. Bunlardan biri, arkasına aldığı AB desteğidir. Kiev yönetimi, bir taraftan AB'ne Rusya'nın kendileri için de bir tehdit olduğu konusunu işlemeye devam ederken Zelenski'nin tutumu AB desteğinin devam etmesini de AB'nin oyunun içinde kalmasını da sağlıyor. Bu husus doğal olarak Moskova ile Washington'un rahatsız olduğu konulardan biridir ki sonraki görüşmenin ev sahibi olarak Budapeşte seçimini de açıklıyor. Kış aylarının yaklaşmasıyla cephedeki çatışmaların dozu şüphesiz azalacaktır. Bu süreçte taraflar ellerindeki kozları da kullanarak bir taraftan diplomasi oyunlarını sürdürecek diğer taraftan ise bir netice alınamayacağı varsayımıyla savaşın yeni dönemine hazırlıklarını sürdüreceklerdir. İnsan ve maddi kayıplar arttıkça savaşın sonlandırılması zorlaştığından dolayı 4 yılını tamamlamadan savaşın bitmesi ve böylece daha fazla kayıpların önüne geçilmesi büyük önem arz ediyor. Budapeşte görüşmeleri de bu bağlamda aynen İstanbul ve Alaska zirveleri gibi her şeye rağmen yeni bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Bu yazı, 20 Ekim 2025 tarihinde Anadolu Ajansı'nda yayımlanmıştır.