KAZAN İZLENİMLERİM

Eylül ayını, Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan’ın başkenti Kazan’da geçirdim. Burada hem Ayaz İshakî’nin doğumunun 140. yılı dolayısıyla gerçekleştirilen Uluslararası Ayaz İshakî Sempozyumu’na katıldım hem de çeşitli ilmî müesseseleri ziyaret ettim. Yaklaşık 2 hafta boyunca da El Yazmalar Arşivi ile çeşitli kütüphanelerde çalışma imkânı buldum. Bilindiği gibi Kazan, Türk dünyasının önemli merkezlerinden biridir. SSCB’nin yıkılışından itibaren her alanda muazzam bir gelişme gösterdi. Genel olarak Kazan, Rusya Federasyonu’nun Moskova ve St. Petersburg’dan sonra üçüncü en gelişmiş ve refah seviyesi yüksek olan bölgesidir. Rusya’da kullanılan tabir ile Tataristan, “besleyen” bölgelerden biridir (Ekonomik açıdan zayıf bölgelere “yiyici” bölgeler denilmektedir). Üniversite Oyunları’ndan sonra Dünya Futbol Şampiyonası maçlarının bir kısmının Kazan’da gerçekleştirilmesi, zaten gelişmekte olan şehre daha fazla yatırımın yapılmasını sağladı. Şüphesiz belki daha önce adını hiç duymamış birçok ülkenin taraftarı, Kazan’ı hem duymuş oldular hem de ziyaret ettiler. Özellikle Kazan’a gelen taraftarların camilerle kiliselerin, Rusça ile Tatarca’nın, Rus lokantaları ile aşhanelerin vs. yan yana olmasını anlayıp anlayamadıklarını merak etmiyor değilim. Kazan’da bu yaz konuşulan iki önemli konu vardır. Bunlardan ilki, Tatarca’nın okullardaki öğretim saatinin azaltılmasıdır. Bu meseleye açıklık getirmek gerekirse şunları söylemek gerekmektedir. İlki, Tataristan’da Tatarca eğitim veren okullar mevcuttu ve mevcuttur. Bunlara genellikle Tatar Gimnaziyumu denilmektedir. Bunun dışında yeni kanunun yürürlüğe girdiği (2018) döneme kadar Tataristan’daki bütün okullarda zorunlu Tatarca dersleri de okutuluyordu. Diğer bir deyişle Tataristan’da yaşayan Ruslar da haftada birkaç saat Tatarca dersi alıyordu. Yeni kanuna göre ise okullarda zorunlu Tatarca eğitimi kaldırılmış, isteyen Tatarca isteyen ise Rusça eğitimi almaktadır. Ders saatinde de azalmaya gidilmiştir. Söz konusu yeni kanuna Rusya’da yalnızca Tataristan karşı çıktı. Bu da doğrudan Tataristan’ın ekonomik durumu ile ilgilidir. Bu gelişmeye rağmen Kazan’ın çeşitli üniversite ve enstitülerinde yaptığımız görüşmeler sırasında Tatarca’ya olan ilginin gerek öğrenciler gerekse de halk arasında arttığı defalarca dile getirildi. İkinci konu ise Rusya genelinde emeklilik yaşının arttırılmasıdır. Vladimir Putin iktidarından bu kadar rahatsız olunan başka bir konu hatırlamıyorum. Hatta bu rahatsızlığı, Mihail Gorbaçov’un 1980’lerde uygulamaya soktuğu içki yasağı dolayısıyla verilen tepkiyle kıyaslıyorum. O kadar ki, yerel seçimlerde ailemin yaşadığı Ulyanovsk ilinde ve iki ilde daha Komünistler galip geldi. Bunun genel olarak Vladimir Putin’in ülke içerisindeki reytingini de etkileyeceği kesindir. Özellikle birinci konu, Kazan ziyaretimin de asıl sebebi olan İshakî ile ilgili sempozyumda da sıkça dile getirildi. Sempozyum sırasında ana dil ve millî değerlerin korunması için İshakî ve diğer Tatar aydınlarının hayatlarının iyi bilinmesi, bunların çocuklara öğretilmesi, bu değerlerin iyi korunması gerektiği dillendirildi. Bu bağlamda Tataristan ve Tatarların ellerinden geleni yaptığını söylemek gerekmektedir. Nitekim Eylül ayında hem İshakî’nin doğumunun 140 yılı hem de bir başka Tatar aydını Şehabeddin Mercanî’nin doğumunun 200. yılı dolayısıyla ilmî toplantıların yanı sıra diğer alanlarda da çeşitli faaliyetler yapılmaktadır. Son dönemde Tatar aydınlarıyla ilgili yeni gelişmelerden biri de Kazan’daki İstanbul Caddesi’nde Sadri Maksudî Anıtı’nın açılması oldu. Yine Tatar şairi ve Tatarların adeta millî marşı sayılan “Tugan Tel / Ana Dil” şiirinin yazarı Abdullah Tukay Müzesi yeniden yapılandırılarak yeni teknolojilerle uyumlu hâle getirildi. Bir sonraki yıl İshakî’nin doğduğu Yavşirme Köyü’ndeki (Troitsk Şehri / eski Cuketau şehri) İshakî Müzesi’nin de yeniden yapılandırılması planlanmaktadır. Bu müzede Türkiye’den götürülen İshakî’ye ait birçok eşya ile elyazmanın saklandığını söylemek gerekmektedir. Bu ziyaret sırasında konferansa katılan İstanbul’daki İdil - Ural Ayaz İshakî Vakfı Başkanı Dr. Tülay Duran, İshakî’nin kızı Saadet Çağatay’ın Almanca kaleme aldığı 1.600 sayfalık günlükleri de dâhil olmak üzere İshakî’ye ait binlerce sayfa belgeyi İbragimov Dil Edebiyat ve Sanat Enstitüsü’ne teslim etti. Bugüne kadar İshakî’nin eserlerini 15 cilt hâlinde yayımlayan enstitü, bu konudaki çalışmaları devam edeceği sözünü verdi. Ben ise İshakî’nin tercüme ettiği, benim yayıma hazırladığım M. Hudyakov’un Kazan Hanlığı adlı eserini (TTK, 2. Baskı, Ankara 2018) İshakî Müzesi’ne hediye ettim. Şunu da belirtmek gerekmektedir ki Dil, Tarih ve Sanat Enstitüsü gerekse de Ş. Mercanî Tarih Enstitüsü ile Tatar Neşriyat adlı yayınevi, başarılı yayın faaliyetlerini devam ettirmektedirler. Tatar Ansiklopedisi Enstitüsü’nin faaliyetlerini de buna eklemek gerekmektedir. Yayın konusunda dikkat çeken konulardan biri de Tatar şairi Abdullah Tukay’a dair çok sayıda eserin yayımlanması, bütün eserlerinin farklı yayınevleri tarafından basılmasıdır. Bunda öyle anlaşılmaktadır ki diğer bazı aydınlardan farklı olarak Abdullah Tukay’ın Rusları rahatsız edici bir tarafının olmamasının da etkisi büyüktür. Genel olarak şunu söylemek gerekmektedir: Tataristan’da ilmî çalışmalar tüm hızıyla devam etmektedir. 7 ciltlik Tatar Tarihi ve çok ciltli Tatar Ansiklopedisi’nden sonra Tatar aydınlarının hayatları ile tüm eserleri de külliyatlar hâlinde yayımlanmaya devam edilmektedir. Özellikle Altın Orda ve hanlıklar tarihi ile ilgili de çok sayıda kitap ve periyodik yayın yapılmaktadır. Türkiye’de de son yıllarda yurtdışı Türkleri ile ilgili çalışmaların sayısı giderek artmaktadır. Bu bağlamda Türkiye’deki ilmî müesseselerle Tataristan da dâhil olmak üzere Türk dünyasındaki ilmî kurumlar arasındaki işbirliğinin arttırılması şüphesiz Türk dünyasının ilmî ve kültürel gelişimi açısından yararlı olacaktır.