TÜRKİYE-UKRAYNA İLİŞKİLERİNDE HASSAS DENGE

3 Şubat’ta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna’ya resmî bir ziyaret gerçekleştirdi. Ukrayna’nın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri Türkiye olduğu gibi, bağımsızlığından itibaren Türkiye - Ukrayna ilişkileri diplomatik, ekonomik ve turizm alanları başta olmak üzere çok yönlü olarak gelişmektedir. Ukrayna’nın içerisinde bulunduğu siyasi ve ekonomik durum, Türkiye’nin Kiev açısından önemini daha da arttırmaktadır. Özellikle NATO’ya üyelik süreci ve toprak bütünlüğü konularında Türkiye’nin desteği Kiev için büyük önem arz etmektedir. Bundan dolayıdır ki Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy görevine başladıktan sonra ilk yurtdışı gezilerinden birini Türkiye’ye yapmıştı. Diğer taraftan 1991’den itibaren Türkiye – Ukrayna arasında gelişen işbirliğine ve iki ülke arasında görünürde büyük sorunların olmamasına rağmen bu münasebetler, bir türlü istenilen seviyeye çıkamamaktadır. Bunun birkaç sebebi vardır. İlki, 2004 yılından itibaren Ukrayna’da periyodik olarak renkli devrimlerin gerçekleşmesi ve ülkenin siyasi olarak bir türlü istikrara kavuşamaması; ikincisi ise Türkiye-Ukrayna ilişkilerinin Türkiye-Rusya ilişkilerinin gölgesinde kalmasıdır. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söz konusu Ukrayna ziyareti de iki ülkenin yanı sıra Rusya’da da yakından takip edildi. Yine ziyaretin İdlib’deki saldırı neticesinde 8 Türk askerinin şehit edilmesine denk gelmesi ve bunun Türkiye - Rusya ilişkilerinin sorgulanmasına yol açması da ziyarete farklı bir boyut kazandırmıştır. İkili görüşmelerin en önemli konusunu şüphesiz Kırım meselesi teşkil etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin baştan beri takındığı tavrı bir kez daha dile getirerek Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunduklarını dile getirdi. Bugüne kadar Kırım meselesi, doğrudan Türkiye’nin Ukrayna ve Rusya ile ilişkilerini pek etkilememiştir. Ankara, baştan beri Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunurken, Rusya ile ilişkilerde de bu konuyu gündeme getirmemeye çalışmıştır. Ancak son görüşmede Zelenskiy, Ankara’dan daha somut adımlar atmasını beklediğini belirttiği gibi, Rus yetkililerle Rus basını da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kırım ile ilgili son açıklamalarına tepkiyle yaklaştılar. Yine ziyaret öncesinde Ankara’nın Ukrayna ordusunun modernleştirilmesi için 200 milyon TL destekte bulunacağını açıklaması da tüm bunlara eklenince bu ziyaret ve ziyaret çerçevesinde görüşülen konular, ikili ilişkilerin yanı sıra Rusya-Ukrayna münasebetleri ve Suriye’de Rusya-Türkiye mutabakatı çerçevesinde değerlendirilmeye çalışıldı. Türkiye’nin bu bağlamda işinin gerçekten de çok zor olduğunu söylemek gerekmektedir. Zira bir taraftan Vladimir Zelenskiy, Türkiye’den somut adım atmasını beklerken diğer taraftan da Vladimir Putin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Kırım’daki cami açılışına davet etmişti. Ankara’nın bu yöndeki adımları şüphesiz önümüzdeki dönemde Suriye’deki gelişmelere bağlı olacaktır. Zelenskiy son görüşme sırasında Türkiye’den Kırım ve Rusya’da tutulan Ukraynalı esirlerin serbest bırakılması konusunda da destek istedi. Bu husus aslında özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Vladimir Putin ile arasındaki samimi ilişkiler göz önünde bulundurulduğunda Ankara’yı bu üçlemede belki de rahatlatacak bir husustur. Ancak bunun için şüphesiz önce Ankara ile Moskova, İdlip’te olup bitenleri ele almalı ve bu tür olayların tekrarlanmaması konusunda mutabakata varmalıdırlar. Ziyaretin bir başka gündemini enerji konusu teşkil etti. Aslında bakıldığında enerji alanında ve özellikle Rusya gazının Avrupa’ya ulaştırılması konusunda Türkiye ile Ukrayna rakip konumundadırlar. 1987 yılından 2003’te Mavi Akım Doğalgaz Boru Hattı’nın açılışına kadar Türkiye, Rus doğalgazını Ukrayna üzerinden alıyordu. Mavi Akım ile birlikte Türkiye, tükettiği gazın bir kısmını bu hattan almaya başlarken, Türk Akımı ile birlikte Ukrayna’nın transit konusundaki konumunu ve Rusya ile pazarlıklarında elini zayıflatmış oldu. Görüşme sırasında Ukrayna lideri, TANAP (Azerbaycan gazı Gürcistan üzerinden Türkiye’ye ve oradan da Yunanistan sınırına uzanan bir boru hattı) projesine ilgi duyduğunu belirtti. Ukrayna böylece Rus gazına alternatif arayışında olduğunu göstermek istese de kısa vadede Ukrayna’nın Rus gazına bağlılıktan kurtulması pek mümkün görülmektedir. Nitekim konuyla ilgili somut bir kararın alınmaması ve Zelenskiy’in açıklamasıyla sınırlı kalması da bunun yalnızca Ukrayna’nın Moskova’ya göndermek istediği bir mesaj olarak algılanmasına yol açtı. Ziyaret sırasında ikili görüşmenin yanı sıra ayrıca Türkiye – Ukrayna Yüksek Stratejik Konseyi’nin 8. Toplantısı ve Türkiye – Ukrayna İş Forumu da yapıldı. Bu görüşmelerin gündemini ise Serbest Ticaret Anlaşması oluşturdu. Ancak öyle anlaşılmaktadır ki söz konusu anlaşmanın imzalanması zaman alacaktır. Mart 2020’de bu süreci hızlandırmak için çalışma komisyonunun faaliyete geçmesi beklenmektedir. Bu husus, şüphesiz iki ülke arasındaki ticaret hacmini de arttıracaktır. 2019 yılında ise Türkiye ile Ukrayna arasındaki ticaret hacmi 4 milyar Dolar civarındaydı. Her iki lider de hem Ankara’daki hem de Kiev’deki görüşme sırasında ticaret hacminin 10 milyar Dolar’a çıkartılması gerektiğini ve bunun için çaba sarf edeceklerini belirtmişlerdi. Yine önümüzdeki dönemde Türkiye’nin Ukrayna’ya yatırımlarını arttırması da beklenmektedir. Karadeniz bölgesinde güvenliğin korunması, Kırım’dan Ukrayna’ya göç eden 500 Kırım Tatar ailesi için konutun inşa edilmesi, Ukrayna’dan helikopter alımı gibi meseleler de görüşülen konuların başında gelmektedir. Yine TC Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı ile Ukrayna Devlet Arşivi arasında imzalanan işbirliği anlaşması da pek gündeme gelmeyen, ancak ikili kültürel ve ilmî ilişkilerin gelişimi açısından büyük önem arz eden bir konudur. Zira Ukrayna Arşivi, aynen Rusya arşivleri gibi hem Türk tarihinin erken dönemleri hem de Osmanlı Devleti tarihi ile ilgili çok sayıda belge ve el yazmaya sahiptir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna ziyaretini daha çok iade-i ziyaret olarak nitelendirmek mümkündür. Rusya ile sorun yaşayan, Batı’dan da istediği desteği alamayan Ukrayna için Türkiye ile iyi münasebetleri devam ettirmek önemlidir. Zelenskiy’in görüşmelerde ve basın toplantısında Kırım meselesini ön plana çıkarmasının sebebi de budur. Türkiye ise Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunmakla birlikte ön plana ticarî konuları çıkarmaya çalışmaktadır. Serbest Ticaret Anlaşması ile ilgili görüşmelerin Mart’ta başlıyor olmasında Türk tarafının çabasının rolü büyüktür. Bunun dışında Karadeniz’de güvenliğin sağlanması ve askerî, ekonomik ve kültürel konularda işbirliğinin geliştirilmesi, her iki ülkenin de çıkarınadır. Diğer taraftan Rusya basınının büyük bir kısmında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna ziyareti ile ilgili son derece olumsuz yaklaşımlar yer almıştır. Bunda yukarıda da belirttiğimiz gibi ziyaretin arifesinde Suriye’de yaşanan olayın ve Türkiye’nin haklı olarak verdiği tepkinin etkisi büyüktür. Hâlbuki bu ziyaret çok önceden planlandığı gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar da yeni bir yaklaşım içermemektedir. Kaldı ki Ankara’nın aynen diğer ülkelerin olduğu gibi istediği ülkeyle istediği düzeyde işbirliği geliştirme hakkı vardır. İşin ilginç tarafı Ukrayna basınında da ziyareti Suriye’deki gelişmelerle ilişkilendirenler oldu. Bunun sebebi ise Türk-Rus ilişkilerinin bozulmasının Ukrayna’nın çıkarına olmasıdır. Tüm bu yaklaşım ve yorumlara son derece temkinli yaklaşmak ve acele davranmamak gerekmektedir. Kaldı ki Türkiye için Ukrayna, Rusya’ya alternatif olmadığı gibi Rusya da genel olarak Batı’ya alternatif değildir. Her bir ülkenin Türk dış politikasındaki yeri ve önemi ayrıdır. Nitekim Ukrayna ziyareti tamamlanır tamamlanmaz Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Önümüzdeki günlerde yüz yüze ikili görüşmenin gerçekleştirilmesi de şaşırtıcı olmayacaktır. Zira bundan sonra başta İdlib olmak üzere Suriye’de yaşanacak gelişmeler, hem Türk-Rus ilişkileri hem de bölgenin geleceği açısından önemlidir.